Nasıl Bir Tatil?..
Önemli bir çoğunluğunuz haftalardır tatil planları yapıyorsunuz. Kafanızda nasıl bir tatil planladınız bilmiyorum ama bu yazımın tatil planlarınızı yaparken size küçükte olsa yol gösterici olacağını düşünüyorum.
İlkyazım da Corona Virüsün, insanların ruhlarında yarattığı travmatik korkunun, insanları karamsarlığa hapsedip, yaşama sevinçlerinin kaybına yol açacağını belirterek, ‘ onca travmatik korkuları yaşamış, hala virüsün kendisine de bulaşacağından endişeli insanlar nasıl iyileşecek?’ diye de sormuştum.
‘Psikologlar, İşte bu zamanda, aylarca evlerinde kapalı ve yalnız kalan insanların, kendi kapalı dünyalarından çıkıp, dağlara, denizlere ormanlara gitmesinin, doğayla baş başa kalmasının, onların yıpranmış ruhlarının en büyük ilacı olacağını söylüyor.’ Demiştim.
“Korona virüs, covid19 tablosunda iyileşen hastaların sayısı günlük vaka sayılarını 23 Nisan itibariyle geçmeye başladı. 20 Mayıs itibari ile günlük vaka sayısı binin altına düştü. Sağlık bakanımız Fahrettin Koca virüsün kontrol altına alındığının müjdesini verdi.
Cumhurbaşkanımız Ramazan Bayramı sonrası hayatın normale döneceğini söylerken, Turizm Bakanımız, Mayıs ayının sonunda iç turizmin açılacağını, önce İç hat uçuşları, kısa bir süre sonrada dış hat uçuşlarının kontrollü olarak başlayacağını açıkladı. Hava taşımacılığını; uçaklarda orta koltuğun boş bırakılması, yemek servisine kısıtlama, online bilet satışına teşvik gibi kurallar bekliyor.
Bu gelişmeler ülkemiz ve ekonominin şah damarı Turizmimiz açısından sevindirici haberler tabi ki. Ama bu sefer aklıma takılan çok önemli bir soru var; Nasıl bir tatil planlamalı?
Tatil Psikolojimiz Nasıl Olacak?
Psikologların, turizmin insan ruhunu iyileştirmek gibi önemli bir gücü olduğunu özellikle belirterek, pandemi sırasındaki olağanüstü günlük davranışlardan ve yaşam biçiminden sürekli değişim ve devinim içeren bir yaşam biçimine geçmek, insan hayatına sevinç, heyecan ve coşku getiren bir terapi etkisi yapacağını, insanın ruhsal gerilimlerini azaltarak büyük bir rahatlama ve mutluluk duymasını sağlayacağını söylemiştik.
Basit bir söylemle, içimiz sıkıldığında, daraldığımızda doktorların ve çevremizdeki insanların bize ilk akla gelen tavsiyesi, ‘hava değişimi!’ olmuştur. Askerlikte bile hava değişimi izni denen bir şey vardır bilirsiniz. Neden?
Çünkü insanın tabiatında vardır, bir yerde uzun bir süre kapalı, yasaklı kaldığı sürece ruh sağlığında bozulmalar yaşanır. Bir süre sonra afakanlar basmaya, sinir telleri gerilmeye, agresifleşir ve dengesiz davranışlar sergilemeye başlar.
Evet, bir süreliğine de olsa tatile gitmeli, seyahat etmeli, bulunduğumuz ortamdan çıkmalıyız.
Peki, sizin tatil psikolojiniz nasıl? İçiniz rahat bir şekilde tatile gidebilecek misiniz? Neler yapmayı planladınız? Diye sorduğumuzda genel olarak üç grup insan çıkıyor ortaya. 1. Grup Garanticiler, 2. Grup iyimserler ve 3. Grup Tatilciler.
1-Garanticiler..
Bir kısım tedbiri elden bırakmayan, garantici insanımız tatil bölgelerinde ki kalabalığı göstererek, her şeyin düzeldiğine emin olmadan, rehavete kapılıp tatile çıkmayı pek istemiyor. Yeterince önlem alınamayacağını, ikinci bir dalganın kaçınılmaz olacağını düşünüyorlar.
2-İyimserler..
Biraz daha iyimser olanlar ise, memleketine gitmeyi, tatil bölgelerinde müstakil bir ev/villada tatil yapmayı ya da butik bir otelde konaklamayı, tekne de tatil yapmayı, bir karavanla tatile çıkmayı, düşünüyor. Hatta çadır kamp kurmayı düşünenler bile var. Onlar doğada izole bir yaşamı sürdürmeyi, pandemi günlerinde ki gibi yine kendilerini bir mekâna kapatarak tatil yapmayı düşünüyorlar aslında.
3- Tatilciler…
Gelelim tatilcilere. Onların içinde de tedbiri elden bırakmadan ama kendini de çok kapamadan tatil yapmayı sevenler çoğunlukta. Gittikleri tatil beldesinde, otellerde, gerekli önlemlerin alındığına inandıkları anda onları kimse durduramaz. Çıkar aslanlar gibi tatillerini yaparlar..
Azınlıkta da olsa “Bana bir şey olmaz!.” Diyen oldukça tehlikeli bir kesim var. Corona virüsünün bulaşmasının en büyük sebeplerinden biriside bu umursamaz kimselerdir. Ne olursa olsun o tip insanları gördüğünüz anda topuklayın, kaçın.
Hava değişimi şart!. Dedik ya ruhun ilacı ‘Tatil’ diye. Bu pandemi sonrası yaşadığınız ortamdan uzaklaşıp, az ya da çok, teknede, villada, çadır da, tatil köyü ya da otelde mutlaka tatil yapın.
Plan yapmayan, “Duruma göre hareket edeceğim!” diyen kararsızları da unutmadan geçmeyelim.
Hayır, arkadaş ben tatile çıkmayı düşünmüyorum, ruh sağlığım bana yeter diyen insana da sözümüz yok. Onu Pijama, Terlik, Televizyon yapsınlar diye evde bırakıp tatile çıkmak isteyenler için bilmeleri gerekenleri anlatıyoruz.
Dünya Turizm Forumu Enstitüsü (World Tourism Forum Institute) Başkanı Bulut Bağcı, Salgın sonrası turizmde bazı alışkanlıkların değişeceğini, eskiye dönüşün vakit alacağını, zamanla birçok farklı uygulamanın hayata geçeceğini, turistlerin ilk anlamda teması en aza indireceğini söylüyor.
Kalabalık Tatiller Yerine, Sakin Zamanlar Tercih edilecek.
Bulut Bağcı, artık insanların çok kalabalık otelleri tercih etmeyeceğini veya bu tercihin zaman alacağını belirterek, butik otellerin veya tatil köylerinin rağbet göreceğini ifade ediyor.
Normalde yaz aylarında ve bayramlarda turistik bölgelerin çok kalabalık olduğunu dile getiren Bağcı, “Artık insanlar tatile gitmek için turizm sezonlarının en kalabalık dönemlerini tercih etmeyecek. Daha sakin dönemlerde ve daha az kişiyle tatile gidilecek. Önceden eş, dost, arkadaşlarla toplu şekilde gidilen tatiller yerini çekirdek aileye bırakacak.” diye konuşuyor. Bağcı, tatillerdeki toplu etkinliklerden de insanların bir süre uzak duracağını kaydederek, daha az temas, daha çok sakinlik, daha az insanın bulunduğu tatillerin ön planda olacağını anlatıyor.
Uzmanlar denize girmekte bir sıkıntı olmadığını söylediler. Virüs denizde ve havuzda bulaşmıyormuş. Plaj çantanızda bol bol dezenfektan + kolonya bulundurmayı unutmayın!.
Turizmcilerimize düşen ilk görev; ‘Turizmde her zaman yeniliğin öncüsü olması gereken tesislerin, vatandaşların aklında soru işaretleri kalmaması için, şu an duymak istediği olumlu mesajları vermeleri gerekiyor. Aldıkları önlemleri ve sundukları tatil deneyimini misafirlerine aktarmaları ve temizlik/hijyen kurallarını, misafir güvenliği ile ilgili aldıkları önlemleri paylaşması gerekiyor.
Turizm Bakanı Ersoy ‘’Bir sertifikasyon kurulu oluşturduk ve konaklamanın kurallarını belirledik. Çok kapsamlı bir kurallar bütünü. Bu kurallara uymayı taahhüt edenlere sertifikasyon vereceğiz.’’ şeklinde açıklamada bulundu.
Demek ki Tatil yapacağımız tesisi seçerken ne yapıyormuşuz? ‘Sertifika’ sının olup olmadığına bakıyormuşuz!.
Oteller yarı kapasiteleriyle hizmet verecek. Sahillerdeki şezlong sayıları azaltılarak sosyal mesafe kuralına uyulacak. Otellerde her şey dâhil sistemden uzaklaşılacak gibi görünüyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, “her şey dâhil” sisteminin şehir otellerinden ziyade resort bölgelerde uygulandığını, kahvaltı, öğle ve akşam yemeği servislerinin ise tüm otellerde ağırlıklı olarak açık büfe yöntemiyle sunulduğunu belirtti.
TÜROB olarak, koronavirüs salgınıyla ilgili alınabilecek tedbirler çerçevesinde üye otellerde kahvaltı, öğle ve akşam yemeği servisinde açık büfenin kaldırılarak, “kahvaltı tabağı ve set menü” uygulamasına geçilmesine yönelik tavsiye kararlarının bulunduğunu söylüyor Eresin. ‘Her şey dâhil’ uygulaması da tam olarak kalkmasa da olası değişimlerden payını alacaktır. “Açık büfe olmayacak ve önceden sipariş yöntemiyle Alakart sisteme geçilecek. Bazı tesis yöneticileri biraz daha ileri giderek, sofra malzemelerinin de (çatal, kaşık, bıçak, tabak vs) tek kullanımlık olabileceğini söylüyorlar. İşletmelerde sağlık personelinin sayısı da arttırılacak. Sağlık personelinin 7/24 otelde bulunması sağlanacak.
Sadece otel restoranlarında değil, bağımsız restoran ve eğlence mekânlarında da bazı tedbirler alınacak..
İşletme girişlerinde muayene, özel kıyafet ile servis, sandalyelerde azaltma ve maske kullanım şartı gibi önlemler alınacak.
Konaklama tesisleri güvenli sosyal mesafe, açık – kapalı alan dezenfeksiyonu, ozon ve ULV dezenfeksiyonu, izole oda ve yemekler adı altında 4 başlığa odaklanıyor.
Coronavirus tedbiri alınan izole edilmiş odalarda güvenle konaklamak isteyenler için tesislerin başlıca aldığı önlemler şu şekilde:
Bağışıklık sistemini destekleyici gıda ve içecek
Depo ve Gıda Güvenliği denetimi
En az 24 saat boş bırakılmış odalar
En az 48 saat boş bırakılmış odalar
En az 72 saat boş bırakılmış odalar
Ortak alanlarda Güvenli Sosyal Mesafe düzenlemesi
Ozon ve ULV Makineleri ile dezenfeksiyon
Periyodik açık alan dezenfeksiyonu
Periyodik kapalı alan dezenfeksiyonu
Tekstil ürünleri 90 derece sıcaklıkta yıkanıyor
Bunların yanı sıra Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hijyen şartları da otellerin yapması gereken diğer zorunluluklar arasında bulunuyor. Bu nedenle konaklayacağınız tesiste mutlaka yapılması gereken coronavirus önlemlerini öğrenmeden rezervasyon yaptırmayın.
Tatil Lüks Değil, Bir İhtiyaçtır.
Yazımın sonunda devlet büyüklerimize küçük bir mesaj vermeyi de kendime görev biliyorum; Sayın yöneticiler virüs ekonomimizi çok sıkıntılara soktu. Binlerce insan işsiz, çalışamaz durumda, geliri yok. Pandemi dönemini en sıkıntılı atlatan kesimler hiç geliri olmayan ya da dar gelirli vatandaşlarımız. Onların psikolojileri, ruh sağlıkları normal vatandaşlarımızdan daha bozuk.. Onların tatile daha çok ihtiyaçları var. Gelin onların da tatil yapmalarını sağlayacak adımlar atalım. Ne bileyim? Teşvikler verilebilir, en az altı ay sonra ödemeye başlayacakları çok düşük faizli krediler verilebilir..
Sayın Yöneticiler, “Özellikle yaşadığımız Pandemi’den sonra, ‘Tatil’ bir lüks değil ihtiyaçtır.” Diyerek sevgilerimi sunuyorum.